[KİTAP OLDU]
Bir masalın baş kahramanlarıydık biz.
O, gargamel, ben şirine.
O, siyah, ben beyaz.
O, gece ben gündüz.
O, ay, ben güneş.
O, ateş, ben su.
O vardı, bir de ben. Biz yoktu.
Bu masalda mutlu son yoktu, pinokyonun yandığı, uyuyan güzelin asla uyanmadığı, pamuk prensesin o elmayla zehirlenip öldüğü bir masaldı bizim ki.
Mutluluk bana haramdı, bana cehennemi vaat etmişti o. Cennet, bana yasaktı.
Ben yasak elmayı yedikten sonra cennetten atıldım, ben kaybettim.
"Senin olduğun yerde ben kül, benim olduğum yerde sen buhar olursun güzelim, uzak dur benden."
•NOT: 7. Bölümden itibaren bölümler kaldırılmıştır.
25.09.2015
Yedi sene bekledi Çilay Seyhanlı. Toplamı yedi eden alttan beşinci üstten ikinci basamakta bekledi. Yüz on yedinci oda da dünyaya geldi. Yedi saniye saydı. Tüm yedilere rağmen yanmaya devam etti. Tam yirmi yedinci saniyede ayırdı dudaklarını dudaklarımdan. Bütün vücudum onun elleri arasında yanıyordu. Ay ışığını bile gölgede bırakmıştı yalımımız, bu parkta mavi salıncakların hemen önünde bizim sayemizde güneş doğuyordu.
"Bu yalım sendeki okyanusu yakar mı?" Belimdeki eli daha sıkı sardı beni, "Yoksa sendeki okyanus bendeki yalımı boğar mı, yavrum?"
Okyanus yalımda yanar, Alaz. Çünkü Çilay, Alaz'da yanıyor.