Hastanenin canımdan etrafı izliyordum.
"İnsanlar neden bu kadar acımasız?" Derin bir nefes alıp yanıma geldi. Başını omzumun üzerine koyup oda dışarıyı seyretmeye başladı.
"Onlar kırılacak bir kalbe sahip değiller gökyüzü yüzlüm. İnsanlar kendilerini düşünen vahşi yaratıklar." Arkamı dönüp alnımı alnına yasladım.
"Senin bir kalbin var. İnsanları kırma tamam mı?" Ellerini belime sarıp gülümsedi.
"Hayatım seninle son bulacak su'yum. Bu kalp, ya seninle ya atar ya seninle durur. Ötesi yok bende. Sen nefes al, benim ciğerlerim temiz hava çekmiş gibi olur. Sen gül, ben severim. Sen ağla, ben ölürüm. Sen sev, ben seni yaşatırım. Belki hayatta değil ama," Elimi kalbinin üzerine koydu. "Hep burada yaşarsın. İnsanlar kötü. Onlar gider. Sen sakın gitme sevgilim." Buruk bir gülümsemeyle yatağıma döndüm. İncecik çarşafı da üzerime çekip yorgun bakışlarımı ona çevirdim.
"Sen benim yerime de yaşa. Benim yerime de sev. Benim çok uykum var." Gözlerimi kapatmadan baktım yüzüne. Sağ gözünden bir damla yaş aktı. Gülümseyip sildim. Yanakları ıslanmasın sevdiğimin. Bu son üzüntüsü olsun.
Öylede oldu...
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."