Zaman inadına geçiyorken önümüzden bizi de sürüklüyor peşinden. Günler geçiyor dakika dakika, gün gün, hafta hafta ve adım adım.
İnsanoğlu zamanı üçe ayırmış. Önceki günler geçmişte kalmış, yarınlar gelecekte var olmuş, şimdi ise gelecek ve geçmiş arasında hapsolmuş. Önceki günler geçmişi yâd ediyor, gelecek yarınları inşa ediyor, şimdi ise geçmiş ile gelecek arasında köprü kuruyor.
Şimdiyi ne geçmiş kendinden bir parça olarak görüp bağrına basıyor ne de gelecek şimdinin geleceğinden ümit ediyor. Ama herkes istese de istemese de anı yaşıyor daha doğrusu yaşamak zorunda kalıyor.
Elimizde sadece şimdi olarak nitelendirdiğimiz saniyeler hatta ve hatta saliseler var. Onlarda akrep ile yelkovan arasındaki tatlı kovalamacanın bir döngüsünü oluşturarak tik tak tik tak sesleri arasında her tik'i bir sonraki tak'tan ayırmaya çalışıyor.
YELKOVANIN ARDINDAN başlığı altında yer alan hikayelerde geçmişi anacak, şimdiyi yaşayacak, geleceği hayal edeceğiz.
İyi okumalar...
Galatasaray teknik direktörünün büyük kızı olan Mayıs, derbide attığı golün ardından sakatlanan yıldız oyuncuya babasının ne kadar üzüldüğünü görünce dayanamaz. Hem babası hem de düşük not aldığı stajının puanını yükseltmek için fakülte hocalarından birisiyle bir anlaşma yapar.
Sakatlanan topçuyu üç ayda sahalara döndürmenin sözünü veren Mayıs, bu sözü verirken Doruk'un ne kadar huysuz bir insan olduğundan habersizdi. Ama kendisi de ondan aşağı değildi.
Ve top kaleye, tam isabet etmişti.