OKUDUĞUNUZA PİŞMAN OLMAYACAĞINIZ GÜZEL BİR AŞK HİKAYESİ Hırslı, oldukça yetenekli, bir mimar olan Fuat'ın hayatında işten başka bir şey yoktu. İflah olmaz bir işkolik olan genç adama aşk gökyüzündeki yıldızlar kadar uzaktı. Yıllar sonra bir gün metroya bindiğinde geometri sorusuyla cebelleşen Açelya'yla yan yana oturduğunda her şey değişecek miydi? Genç kızın zorlandığı soruyu önünden çekip aldığında başlamıştı her şey. Fuat her ne kadar genç kızdan etkilense de yine de bunu kendisine itiraf etmesi hiç de kolay olmayacaktı. İnsanı ayakta tutan gerçeklerden daha çok hayalleridir belki de. Fuat için de öyleydi. Türkiye'de ve dünyada tanınan bir mimar olma hayalini kurarken hayalleri, umutları bir anda insanlarla geçimsiz, psikopat bir adam yüzünden tepetaklak olursa aynı kalabilir miydi artık? Her şeyi elinden giden adam ne kadar aşkı düşünebilirdi ki bu haliyle? Peki aşk yine de onu bırakmazsa? Genç kız yine de her şeye rağmen onu sevmekten vazgeçmezse? Aşk her şeye kadir midir? Yoksa aşkın da bir sabrı mı vardır? Okuyun sonucunu hep birlikte görelim. "Hayalleri ölmüş bir adamı seviyorsun sen. Elinden oyuncağı alınmış çocuktan bin beter bir adamı seviyorsun, dikkat et. Çocuk beş dakika sonra unutur kaybettiği oyuncağını. Ya ben! Bir saniye bile olsun aklından çıkaramıyorum hayallerimin içine edildiğini. Bu zavallı adamın yaşama sevinci kalmamış ki! Sen hayalleri, umutları, duyguları elinden alınmış, yitik bir adama âşık oluyorsun. Olma! Bırak beni, kendini yakma! Daha çok gençsin. Unutursun, unutmalısın! Yol yakınken git, uzaklaş, kurtar kendini benim bataklığımdan. Hayatın hızlı koşuşturması içinde aşka zamanım yok derken, şimdi zamanım boş, hem de bomboş. Ama gücüm yok... Zamanım var ama takatim yok aşka. Ne olur zorlama! ÂŞIK OLAMAM SANA..."