Yaşamaya başladığı his karmaşası beraberinde bir sarsıntı ile geldi Yusuf'a. Bu o değildi. Başını daha da dikleştirip tek kaşını kaldırdı. "Senin için hazırladığım sürprizi beğenmişsindir umarım. Malum gizlenmek beni epey uğraştırdı. Ama değdi. Ve yüzündeki ifade hiç ilgimi çekmiyor. Boşuna uğraşma gram acımadım sana" Dilinde ki yükü kelimelerin sırtına sarıp bir bir gönderdi Yusuf. Yüzü kasılmış ve çatık kaşları sert havasını güçlendirmişti. Alnının ortasında o an beliren yatay çizgiler ise artık olan bitene tahammül etmekte güçlük çektiğini kanıtlar nitelikteydiler. Gülnihal ise akıl tutulması yaşıyordu. Nefreti, hayal kırıklığı, endişeleri, beklentileri ve benliği. Hepsi birer zırh kuşanıp üstüne gelen bir ordu halini almışlardı. Komutanları da şuan karşısın da kibir dağı gibi dikilen adamdı. Tükenmişti artık.Tanzimle kıpırdayan dudaklarının arasında oldukça tok bir ses meydan buldu yeniden. "Yüzüne tükürmek isterdim ama inan değmezsin"