Özgürlüğün adı mıydı uçurtmalar?Bir ucu yeryüzüne tutunmuşken başını gökyüzüne doğru yükselten bir kuştu sanki.Çocukların kuş olup uçma hayalinin gerçekleşmesiydi.Rüzgarı da alıp yanına sanki sonsuza yükselecekmiş gibi gayretle uçandı.Ama en önemlisiyse umuttu uçurtma."Uçurtmalar kadar özgür..." diye başlayan cümlelerin öznesiydi onlar.
Sarı,kırmızı,mavi,yeşil,mor,beyaz,pembe... her renkte... Bir,iki,üç,dört... sayılamayacak kadar çok.Hangi renksin bugün?Güneş gibi mutluluktan parıl parıl parıldıyor mu yüzün?Al bir sarı uçurtma. Boş kalmasın bu gökyüzü sal uçurtmanı uzansın güneşe.
Üzdüler mi seni?Al bir siyah uçurtma akıt gözyaşlarını her şeyi unutup en güzel gülümsemeni yüzüne yerleştirebilmek için sal sonra onu gökyüzüne.O yükseldikçe hüznün de yükselsin onunla birlikte.
İşte buydu uçurtma.üzüntülerimizin tesellisi,mutluluğumuzun paylaşımcısı,çocukluğumuzun hayalleri...
Galatasaray teknik direktörünün büyük kızı olan Mayıs, derbide attığı golün ardından sakatlanan yıldız oyuncuya babasının ne kadar üzüldüğünü görünce dayanamaz. Hem babası hem de düşük not aldığı stajının puanını yükseltmek için fakülte hocalarından birisiyle bir anlaşma yapar.
Sakatlanan topçuyu üç ayda sahalara döndürmenin sözünü veren Mayıs, bu sözü verirken Doruk'un ne kadar huysuz bir insan olduğundan habersizdi. Ama kendisi de ondan aşağı değildi.
Ve top kaleye, tam isabet etmişti.