Yüküm ağır ama sanırım unutuyorum.
  • Reads 175
  • Votes 15
  • Parts 2
  • Reads 175
  • Votes 15
  • Parts 2
Ongoing, First published Oct 18, 2015
Bi kişi yüzünden herkese duvar örmek,herkese kör olmak,herkese sağır olmak ne demek bilir misiniz ? Ben çok iyi bilirim bu duyguyu. 2 yıldır onun dışında herkese kör, herkese sağırım. Değer miydi diye düşünüyorum bazen. Bu kadar ilgi, sevgi,aşk.. O bunları hak eder mi ? Size yemin ediyorum değmedi. Ne herkese duvarlar örmeme, ne akan göz yaşlarıma, ne de sevgime değmedi. O her seferinde beni yüz üstü bırakıp terk etti . Bense hala inadına onu aklımdan silip atamıyodum. Belki de kardeşim haklıydı. O bana göre değildi. Dünyamda sadece o yoktu. Belki de silip atmalıydım onu. Ama yapamıyorum, silemiyorum unutamıyorum. Bugün geri gelse affedebilirim, sevebilirim, yanında kalabilirim ama bir daha güvenemem çünkü ben, beni hiç bırakmayacağına olan inancımı kaybettim. Tüm inancımı, umutlarımı kaybettim. Gözlerimin içine baka baka söylediği o şarkıyı o kıza da söylemiş. '' Gözlerin vardı bakmak için delirdiğim. '' 

    Ben her zaman ona onu sevdiğimi hissettirdim. Onu kıskandığımı, değer verdiğimi hissettirdim. Hiç bi zaman ondan vazgeçebileceğim hissini tatmadı o. Siz hissettirin vazgeçilebilir olduğunu , bırakın biraz da onlar tedirgin olsun.  Bırakın birazda onlar düşünsün. Eğer her zaman onlara sevildiklerini  hissettirirseniz "Köpek gibi sevdiğiniz adamı gözlerinizde yaşlarla unutmaya çalıştığınızda beni anlayacaksınız."
All Rights Reserved
Sign up to add Yüküm ağır ama sanırım unutuyorum. to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
^^ BERZAH ^^ (DÜŞ SERİSİ 1) by pervane0130
73 parts Complete
Erkek egemenliğinin hakim olduğu topraklarda , bir yaşam uğruna feda edilen, hayallerine ve umutlarına zalimce balta vurulan gencecik, masum bir kızın hikayesi.. & Ait olduğu topraklardan acımasızca söküldüğünde küçücük bir tomurcuktu. Susuz bırakılmış ve günden güne solmaya yüz tutmuştu narin yaprakları. Gece, üzerini örten bir kefendi. Gün ışığı ise acımasız bir zebani... Acılarının günün birinde ona baharı getireceğini bilmeden hoyratça harcıyordu gözyaşlarını. Her gün ve her gece... Aldığı her soluk nefret kokuyordu. Öfke ve hayal kırıklığı kol geziyordu damarlarında. Bu topraklarda daha niceleri solup gitmişti onun gibi biliyordu. Birileri nefes almaya devam edebilsin diye kaç masum göz göre göre nefessiz bırakılmıştı. İlk değildi. Son da olmayacaktı. Bu toprakların yazgısı böyleydi. Umudu ve inancı günden güne törpüleniyordu. O ele avuca sığmaz haşarı kalbinin, her gün biraz daha karanlığa gömüldüğünü hissediyordu. Öylesine umutsuzdu ki; içine hapsolduğu karanlığı kabullenmeye ve kendini kaderin ellerine bırakmaya hazırdı. İçi, fırtınalı bir sonbahar gibiydi. Solgun, hırçın, dağınık ve soğuk... Mucizelere inanmazdı. Ancak doğmasını istemediği bir günün sabahında mucizesi onu buldu. O gün zifiri karanlığına minicik bir ışık huzmesi ilişti. Öylesine muhtaçtı ki; öyle yalnız ve yaralı... Hiç düşünmeden gördüğü o ufacık, cılız ışığın gölgesine sığındı. O ışığın uğrunda sürüklendi, parçalara bölündü, tükendi. Ama yine de pes etmedi. Yaradan'ın ona armağan ettiği umuda sıkıca tutundu. Yorgun ruhu umut vadeden o küçücük ışığın ruhuna koca bir ilmek attı ve onu kalbinin en derinine ilikledi. O andan sonra umut dolu yanı karamsar yanına el salladı. Ve güneş, tüm sıcaklığı ile soğuk yalnızlığının üzerine doğup, karanlığını ışığa boğdu.
You may also like
Slide 1 of 10
^^ BERZAH ^^ (DÜŞ SERİSİ 1) cover
BANA KENDİMİ VER cover
Delibal cover
Beyefendi /yarı texting/  ~FİNAL~ cover
Komutan mı? /Yarı Texting  cover
GÜNAHA DAVET ( +24 ) cover
orenda +21 cover
Takıntı cover
Çilem cover
Yaren'im cover

^^ BERZAH ^^ (DÜŞ SERİSİ 1)

73 parts Complete

Erkek egemenliğinin hakim olduğu topraklarda , bir yaşam uğruna feda edilen, hayallerine ve umutlarına zalimce balta vurulan gencecik, masum bir kızın hikayesi.. & Ait olduğu topraklardan acımasızca söküldüğünde küçücük bir tomurcuktu. Susuz bırakılmış ve günden güne solmaya yüz tutmuştu narin yaprakları. Gece, üzerini örten bir kefendi. Gün ışığı ise acımasız bir zebani... Acılarının günün birinde ona baharı getireceğini bilmeden hoyratça harcıyordu gözyaşlarını. Her gün ve her gece... Aldığı her soluk nefret kokuyordu. Öfke ve hayal kırıklığı kol geziyordu damarlarında. Bu topraklarda daha niceleri solup gitmişti onun gibi biliyordu. Birileri nefes almaya devam edebilsin diye kaç masum göz göre göre nefessiz bırakılmıştı. İlk değildi. Son da olmayacaktı. Bu toprakların yazgısı böyleydi. Umudu ve inancı günden güne törpüleniyordu. O ele avuca sığmaz haşarı kalbinin, her gün biraz daha karanlığa gömüldüğünü hissediyordu. Öylesine umutsuzdu ki; içine hapsolduğu karanlığı kabullenmeye ve kendini kaderin ellerine bırakmaya hazırdı. İçi, fırtınalı bir sonbahar gibiydi. Solgun, hırçın, dağınık ve soğuk... Mucizelere inanmazdı. Ancak doğmasını istemediği bir günün sabahında mucizesi onu buldu. O gün zifiri karanlığına minicik bir ışık huzmesi ilişti. Öylesine muhtaçtı ki; öyle yalnız ve yaralı... Hiç düşünmeden gördüğü o ufacık, cılız ışığın gölgesine sığındı. O ışığın uğrunda sürüklendi, parçalara bölündü, tükendi. Ama yine de pes etmedi. Yaradan'ın ona armağan ettiği umuda sıkıca tutundu. Yorgun ruhu umut vadeden o küçücük ışığın ruhuna koca bir ilmek attı ve onu kalbinin en derinine ilikledi. O andan sonra umut dolu yanı karamsar yanına el salladı. Ve güneş, tüm sıcaklığı ile soğuk yalnızlığının üzerine doğup, karanlığını ışığa boğdu.