Aleda; adamın başının arkasına geçti. Ellerinden çıkan ışınlar bu kez tamamen ateş renginde ve çok daha yoğundu. Beş saniye sonra zavallı inlemeye başlamıştı.
Aleda'ın zihninde; kafanın; dümdüz edilmeden önceki beyin kıvrımları canlanıyordu. Işınlar; milim milim aynı labirentleri oluştururken derinlere indikçe, George Ball'in duyduğu acı artıyordu.
Bir saatin sonunda adam, hiçbir canlının çıkaramayacağı şekilde çığlıklar atıyor ve ağlıyordu. Bilinci yerinde olmasına rağmen Aleda'a bırakması için tek söz söylemedi. İkinci saatin sonunda, çığlıklarının vahşiliğinden korkan, bahçedeki bekçi köpekleri bile, kuytu köşelere kaçmışlardı. Çocuklar büyük bir üzüntüyle, adamın ıstırabının bir an önce bitmesini dileyerek ellerini kulaklarına bastırmış, çaresizce bekliyorlardı.
Nihayet haykırışlar bitmişti. George Ball'ın derin derin nefesler alarak huzurlu bir uykuya daldığını anlar anlamaz yerlerinden fırladılar. Aleda "bitti" dercesine elini salladı; son bir gayretle "tulumu çıkarın" diye fısıldadı. Titreyen bacaklarının taşıyamadığı vücudu yavaşça yere kayarken Kadim son anda yetişerek kucaklayıp kaldırdı.
Tarih boyunca sadece birkaç kez cesaret edilen ve eşine az rastlanan, insanlık dışı bir yöntemle yapılan dil yoksunluğu deneylerine bundan yirmi iki yıl önce de teşebbüs edilmişti. Çok büyük bir prodüksiyonla, tüm dünya devletlerinden alınan izinle gizli bir proje başlatılmıştı: Dil yoksunluğu deneyleri.
Diğer bir adıyla, yasak deneyler.
*BU HİKAYEDE GEÇEN OLAYLAR, KİŞİLER VE KURUMLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR. GERÇEKLİKLE HİÇBİR BAĞLANTISI BULUNMAYIP BÜTÜNÜYLE KURGUDAN İBARETTİR.*