Hani bir oyun vardır çocukluğumuzda, tilki tilki saatin kaç? Ebe duvara yaslanırdı, biz de böyle sorardık ona; ''Tilki tilki saatin kaç?'' bir derse bir adım, iki derse iki adım yaklaşırdık, bazen atlayarak, uçaraki ebeye dokunabilmek için... ''Kazandibi'' derse başa dönerdik. Ebe dokundurmak istemiyorsa, yaklaşana böyle söylerdi. Bende dokunacak oldum Sehun'dan sonra. Dokunur dokunmaz kazandibi oldum, başa döndüm. Sehun'un beni terk ettiği güne... Ve hayatıma yeni biri girdi. Hayatıma yeni giren herşeyim olmuştu.