Asila... İsmi onun kaderi olmuştu. Akşamlar sabaha dönemedi hiç ona. Karşılıksız ve imkansız bir aşka düşerek hep imkansızı diledi. İmkansız onu lanetledi. Laneti en olmaz kişiye, evlatlık alındığı ailenin oğluna, karşılıksız bir aşkla mühürlenmesiydi. Aşkı ölümüydü onun. Bu gizli bir aşkın çevresine sarılmış intikamın öyküsüydü. Her şey yıllar önce bir adamın bencillik ve kıskançlarıyla başlamış kan ve ihanetle inşa edilmişti. Hayatlar sönmüş ama bir aşk doğmuştu... ******* "Neden benden uzak durmak istiyorsun küçük?" diye fısıldadı. Gözüm o an dudaklarına kaydı onu bir kere olsun öpmek istedim. Üstümde tam dört yıldır bir yük vardı ve ben bu gün ondan kurtulmak istiyordum. Alkolün beni tetiklediğinin farkındaydım ama bu umurumda değildi. Bu yüzden daha fazla kendimi tutmadım ve dudaklarına yapıştım. Belki daha sonra pişman olacaktım ama şu anki durumun keyfini çıkaracaktım. Dudaklarımı kendininkilerin üzerinde hissedince irkildiğini hissettim. Şaşkınlığını soludum. Ama bunlar beni durdurmadı ve aşk dilenen öpücüklerime devam ettim. Umutsuzca haykırdım içimden ne olur karşılık ver diyerek. Ama o karşılık vermedi. Ve ben bir kez daha yıkıldım. Ondan ayrıldığımda artık tek soluduğum hayal kırıklığıydı. Bana bakan kocaman açılan mavilerine diktim gözlerimi. "Ben seni tam dört senedir seviyorum. İşte bu yüzden." Dedim titreyen sesimle. ****** "Sus! Lütfen daha fazlasını duymak istemiyorum. Beni keşke yalnızca reddetseydin de aşkımı yalancı olmakla suçlamasaydın." Ona ardımı döndüm içimdeki haykırışlarla. Sessizdi benim çığlıklarım, sessiz... Kapıdan çıkmadan önce son kez durdum. "Bazen tek bir bakış paylaşmak için yeterlidir Karan Yamaner. Aşka biçtiğin kılıfın yanlışlığını bir gün görürsün umarım. Çünkü onun bir kılıfı yoktur, özgürdür her zaman." BAŞLANGIÇ 18All Rights Reserved