''Eski zaman masalları anlatır, hüznümü huzura dolarsın, kaşım gözümden çok içim bir parçan...''
''Ne bir eksik ne bir fazla mavi gözlerinin denize son kez baktığı yerdeyim. İçtiğin bira elimde, içtiğin sigara diğer elimde... Canımın canı, ömrümün ardı nefeslerinin son bulduğu sahildeyim. Son kahkahanı, son hüznünü yaşadığın yerdeyim. Çökmüş bir liman misaliyim. İçimi açacağım kimse yok. Her yer yansın diyorum kendime, sen yoksun. Bıraktığın yarım hayatlardan haberin yok. Özledim seni diyemiyorum, kalbim sayfalarca sana yazıyor. Lakin ne mecalim var sana söylemeye ne vicdanım el veriyor kendimi ağlatmaya. Sarıl bana ruhum, son bir kez daha yağmurlar yağdır, yazı yaşat, kışı yaşat. Yaşat şu yumuşacık saçlarını, bembeyaz tenin güneşe çıkınca parlasın, gözlerin feri tutuşsun. Ve ben senin ölümüne sağır, dilsiz olmaya çalışıyorum. Ama hala yamacımda duran ellerini unutamıyorum. Sen her zaman her yerde olacaksın, lanetler okuyacağım kaderimin baş tacı olarak kalacaksın. Huzura kavuş, lütfen burada yarım bıraktığın şeyleri tamamla...''