...
Uzun yıkıcı bir kışın ardından gelen, insanın ruhunu , düşüncelerini karanlıktan kurtaran bir bahar gibi, Cennet bahçesinin üzerine mavi umuttan kopan her özgürlük damlasıyla biraz daha kendine geliyordu. Yağmur kokusuyla harmanlanmış toprak kokusunu hep severdi. Her nefesde başka bir dünyaya geçmekte olan geçmemişlikte yaşıyordu. Önündeki, belkide hayatında gördüğü en özel olan adeta cennetten kopan bu bahçeyi seyrettikçe mest oluyordu. Bir kızın masum dudakları kadar güzel ve büyüleyici, kapının hemen aşağısından başlayıp ayaklarına kadar uzanan baharın elbisesini beraber diktikleri günü hatırlıyordu. Yüzündeki buruk gülümseme bir anda söndü. Paylaşamayacağı kadar güzel anıları, bütün yaşantısı, umutları ondan ayrılıp tıpkı yağan yağmur gibi toprağa karışıyordu. Toprağa olan nefretini yine toprak kokusuna olan hayranlığı yatıştırıyordu.
...