Çocukken kaybettiği işitme duyusuna yıllar sonra ufacık bir aletle tekrar kavuşan Yavuz'un kazandığı sadece bir duyu değildir. Özgüveni gelir, insanlarla konuşma becerisi gelişir ve üniversitenin en güzel kızını sevgili edinir. Dev sosyete çarkında ufak bir dişlinin bireyi olan Yavuz çevresindeki herkes tarafından sevilir. İyi niyetli, çalışkan ve yardımsever. Kız arkadaşıyla örnek çift, geleceğin doktoru, iyilik timsali, ahlaklı bir genç adam. Bir gün ansızın gönderilen ve gururunu okşayan aşk mektubunun devamı gelmeye başlayınca ve mektupların içeriği değişince ister istemez içine kurt düşer. Reddettiği postacılar, geri gönderdiği kargoların sonu saplantılı bir platonik aşka dönüşür. Bu durumdan içi sıkılsa da önemsemez. Elbette Yavuz kendini elleri-ayakları düğümlü, işitme cihazı çıkarılmış ve çırılçıplak bir yatağa bağlanmış bulacağını hayal edemezdi. Karnını gıdıklayan o tüy hafifliği bir saç yığını mıydı? Peki erkekliğine inen ıslaklık bir dudak-dil kombinasyonu olamazdı değil mi???