Onun ruhu pisliğe batmış altın toz tanesi gibi... Değerli bir elmasın ışıltısyıla aynı parlaklıkta fakat o kadar kirli ki, gözlerimi kamaştıran o ışıltı yok oluncaya kadar, sahteliği anlaşılmıyor. Anlayamamıştım. Aslında o hiç saklanmadı. Onu saklayan bendim. O herşeyiyle pisliğe batmış bir adam. Bu ilk andan beri böyleydi. O çok açıktı. Ben korkak. O çok gözükara , ben durgun bir denizdim.
Ne fark etti ki?
O yaktı, ben yandım...
O yıktı , ben yıkıldım...
Ben sevdim, onursuzca, gurursuzca...
O yok etti. Beni, sevgimi, ruhumu...
Pisliğe batan parmaklarıyla yok etti olmayan bizi... İkimizi...
"Kimsin sen?" diye sordu sert bir sesle.
"Seri katil." dedim buz gibi sesimle.
Dudakları alayla kıvrıldı. "Beni mi öldüreceksin?" Ölüme meydan okurcasına kollarını açtı. "Buyur öldür beni."
Şimdi değildi ama çok yakında olacaktı. Ateşinin peşinde gezen gölge olacaktım ve onunla oyunlar oynayacaktım. Hiç beklemediği anda ise öldürecektim ve intikamımı almış olacaktım.
Bu sonu belli bir Gölge oyunuydu.
UYARI! : Kitapta küfür, kan, şiddet, vahşet, kendine zarar verme, intihar eğilimleri ve cinsellik gibi olumsuz ögeler bulunmaktadır. Rahatsız olanların, tetikleneceklerini düşünenlerin ve yaşı küçük olanların okumaması rica olunur.
*Yetişkin okurlar içindir.*