Soğuk bir kıs günüydü.Bir ayaz vardı dısarıda ve iliklerine kadar soğuğu hissetirecek karanlıgın ıcıne gömülmüş bir sis.Ve bir adam ;elinde kırık ve yarısı bitmiş bira şişesi.Sarhoş bir hayli.Tökezleyerek yürüyor buzlu kaldırımlarda.Köşede ufacık çocuklar.Bir ekmeği on kişi paylaşmak zorundalar.Üstte bir apartman , içerisinde genç bir bayan.Koridorun dibine çökmüş aile kavgasını seyrediyor ve elinin tersiyle gözyaşlarını temizlemeye çalışıyor. Herkesin bambaşka bir hayatı var.Her genç kızın bambaşka hayalleri , her delikanlının bambaşka uğraşları.Bazıların affedilmeyecek hataları ve ardında bıraktıları ufacıl yüreklerin içindeki hayat boyu taşınacak acılar.Her aşkın bir şarkısı, her şehrin karanlık bir sokağı var. Ve hiçbir hayat tozpembe kalmaz.Sen kaçtıkça seni yakalar siyah.O pembe hayallerin yerini zamanla koyu bir gri alır, siyaha yüz tutmuş bir gri.Grinin üzerini simsiyah dumanlar sarar ve her taraf Gri Kokar. ''Ben griyim.Sense siyahımın içindeki cılız ışıksın beni gri yapan... Ve gökkuşağı bana renklerini dökmüş griye mahkumum. Aradayım.. Simsiyah bir hayatın en güzel kokan grisi benim..'' KADINLARIN GÜCÜ ADINA...