Avuç içi duvara değdiğinde zaman acıya karıştı. Elini duvara sürterken yavaş adımlar attı. En az tanık olduğu gece kadar siyaha boyanmış saçları, belinde sallandı ve gündüzü karaladı. Botlarının tanıdık sesi artık yabancılaşmıştı. Duvarların bittiği yerde basamaklar vardı. Soğuk duvardan çektiği eli, ölü bir ruhu resmetmek istermiş gibi zayıf bedeninin yanında sallandı. Basamaklardan inerken, ölen bir zamanı temsil eden çerçevelerde gözleri yerine elleri dolaştı. Son basamak aslında ilk basamaktı. Tamamen buz tutmuş şömineyi geçtiğinde, botlarının tabanları karla kaplı yerle buluştu. Artık kan kokusu bir silahın sesi kadar yakındı. Gözlerini yavaşça kapadığında, artık geriye dönüşü yoktu.All Rights Reserved