"Ben seninle Ağrı Dağı’nın mistik ve demli bir çay kıvamına bakan Doğubayazıt’ın herhangi bir toprak damında...
Ben seninle herhangi bir insan elinin terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim..."
YILMAZ ERDOĞAN
Amacı belli olan uzun bir yolculuk bu… Birbirlerinden farklı hayatları, sırları, acıları, mutlulukları olan farklı yaş gruplarında, bir dağcılık kulübüne bağlı kırk genç yürek... İstanbul'dan yolculuğa çıkıyorlar; hiç bilmedikleri bir coğrafyada tutkularına ve belki de umursamazlıklarına doğru... Cumhuriyetin kuruluş yıldönümünde başlayan bu yolculuğu 10 Kasım'da Ağrı Dağı’nın zirvesine çıkıp Türk Bayrağı’nı dalgalandırarak tamamlamak istiyorlar...
Bir tarafta İstanbul… Bir tarafta Ağrı… Bir tarafta güç, iktidar, şaşalı yaşamlar, zenginlik tutkusu, hırslar, intikamlar… Bir tarafta mücadele, yaşam savaşı, coğrafyanın zor yaşam koşulları, ekmek kavgası… Ve hep aşk… Ama hayat her zaman sürprizlerini içinde saklar. Zarları bazen kendi alır eline, bazen uzatır. Bazen sormaz bile, direk yaşatır. Bildiğinizi sandıklarınız sırlarınız olur aniden... Amaçlarınız farklılaşır, doğrularınız karışır. Bildiklerinizi unutursunuz, tanıdıklarınız yabancılaşır. Kendinizi bile tanıyamaz olursunuz... İşte o an hiç bilmediğiniz bir oyunun içindesinizdir artık...
Bu kırk arkadaşla, Ağrı Dağı’nın mistik havasını koklamak için yola çıkacağım... Çok zorlu bir yolculuk, macera, sıcacık dostluklar, acımasız tabiat ve doludizgin aşkları yaşamak ve yaşatmak istiyorum sizlere... Bu yola yıllar evvel birlikte çıktığım, yazılanların çoğunda emeği olan Aslı Kaya'ya emekleri için teşekkür ederim şimdiden...
Bu genç yürekler çıktıkları yolun sonunu bilmeden hayatın elinden zarları alabilecekler mi? Uzun bir yolculuk olacak; belki de kendi duygularınıza bir yolculuk! Yada farklı hayatlara,
Bir odayı karıştırmak hayatını yerle bir etmeye yeter mi?
Sadece biraz dinlenmek istemişti. Ama gözlerini açtığında zenginliğin içinde kaybolmuş kibirli bir adamın yatağındaydı, hem de yalnızca bir havluyla.
Feraye zengin bir aileye gelin giden ablasının yanında yaşamak için geldiği yalıda yalnızca huzurlu bir hayat arıyordu. Ancak gecenin bir yarısı yanlış bir odaya girip tanımadığı bir adamın yatağında uyanmasıyla her şey geri dönülemez şekilde değişti. O geceden sonra hayatı artık ona ait olmaktan çıktı. Karşısında kibriyle sinirlerini zorlayan ama varlığıyla kalbini darmadağın eden bir adam vardı.
Bazı sınavlar kaçmakla geçilmezdi, bazı duygular görmezden gelinmezdi. Ve bazı adamlar unutulamazlardı.
❝"Kucağımdasın." dedi alçak bir sesle. "Dün gece seni elimle getirdim ve vücudunda hâlâ izlerim var." Beni daha çok çekti kendine doğru, kendi alt bedenine doğru bastırdı. Onu hissedebilmek muazzam bir arzu uyandırıyordu bedenimde, sağduyu ve mantığımın yerini şehvet ve ihtiras alıyordu. "Arzu duyduğunu, beni ne kadar istediğini biliyorum." Nefesim hızlandı, söyledikleri ne yazık ki tamamen gerçekti. Onu delice arzuluyordum, hatta bazen rüyamlarımda bile gördüğüm oluyordu. Bu yüzden kasıklarım sızlıyor şu an, bu yüzden ateş bastı bedenimi.
Yüzü yüzüme daha çok yaklaşınca burunlarımızın uçları birbirine değdi, dudaklarım öpülme arzusuyla karıncalanmaya başlamışlardı. Onun temasına kayıtsız kalamıyordum, korkunç bir ten uyumu vardı aramızda. "Kaçman bunu değiştiremez." Konuşurken dudakları benimkine dokunuyordu, kendimi tutamayıp ilk hamleyi yapan olmaktan korkuyordum. "Ben de seni istiyorum." diye ekledi en son, zaten hemen ardından dudaklarıma kapandı.❞
▪︎Yaş farkı vardır.
▪︎Cinsel içerik vardır.
Cinsellik, küfür ve hassas içerikler barındırmaktadır. Rahatsız olacaklar okumasın.