Ezelden yazılmış bir hayat bu.Her hayat gibi evveli...Oysa ahiri bana özgü.Her satırı bana vakfedilmiş.Al bu hayat senin denilmiş,yaşa yaşayabilirsen,ben yürümüşüm bana sunulan hayatın satırlarına...Çocukluğumda takılmış gözlerim siyah-beyaz filmlerdeki aşklara...Aşk rüyaları kurmuşum da bahtıma görücü usulü bir tanışıklık düşmüş.Nasibim demişim ve akmış içime,karışmış nehirlerime sevda...Kalbime satırlar yağıyor...Satırlar yüreğimi yıkamaya başlayınca,hayatımı taşıyan varlığım ne yapar?Sormuştum da bilememiştim.Ta ki içimi yıkayan satırlar kalbimdeki hayata dokunana kadar...
Ezelden yazılmış bir hayat bu.Herkese aşikar oysa yaşayanı ben...Bir sevda bir hayata nasıl bir bedel yazar?Aşkın kabahati yok...Aşk dokunur kalbe,nedensiz değildir.Sevgili bilmese de...Bir fincan kahvede hatır izin kaldı sevgili...
Şehvet ve tutku için aşık olmak mı gerekliydi?Atlas Kuzey bekarlığa veda partisinde hiç sevmediği bir kadına dokunarak aslında şehvet ve tutku için sadece aşkın değil nefretin de yeterli olduğunu öğrenicekti.
Seçil Sezgin'le şehvet , tutku ve nefretin içiçe olduğu bir hayata istemeden de olsa adım atıcak , bağımlısı olucaktı.