Hayallerimde, rüyalarımda Ayrılığına alıştırdım yüreğimi Anladım ki gerçeği Sen doğdun, Ben ölmüşüm, meğer İki ayrı yamaç gibiymişiz İşte bu bir ayrılığın özetiydi… Aşk neydi Platonik miydi? Aşk neydi? Sebepsizce bağlanmak mıydı? Yazılan mektupları yakmak mıydı? Aşk neydi? Ferhat olup dağlar delmek Mecnun olup çöller geçmek miydi? Aşk neydi? Bir yudum su muydu? Su olup akmak Yolunda kırılmak mıydı? Uğruna kurşunlara durmak Yürekten yaralanıp uzaklaşmak mıydı? Aşk neydi? Güzel bir şarkıda kendini kaybetmek Sevgiliyi yani doğumu düşünmek miydi? Aşk neydi? ‘’Aşk emekti, aşk karşılıksız sevmekti…’’ Yeteri kadar açıklana bildi mi? Hayır diyenleri duyuyor gibiyim Peki ya o zaman… Aşk neydi? Aşk neydi? Doğum muydu? Ölüm müydü? Diye soranlara… Küçük ama hatırlanacak Bir cevap, İki virgül arasında Yeniden doğan aklımın Hatırladığı kadarıyla ‘’Aşk delice akan Yalnız bir nehirdi Ta ki, Köprüler atılınca Yamaçlar kavuşunca Yalnızlık bitti ve Aşk doğdu... Ne zaman köprüler yıkıldı İşte o zaman Aşk öldü… İşte bütün bunlar İki virgül arasında oldu ve bitti…’’ Aşk bu mu? Hayır! Aşk bu değil Aşk içimizde… Kelimeler bu kadarını İfade etti Ve bitti… Artık alıştırdım kendimi Köprüleri yıkıp Yamaçlarda yalnız kalmaya Alıştırdım eski beni Aşkı ölümde aramaya… Aşkın çok tarifi yapıldı Aşk için şiirler, şarkılar yazıldı Ama benim ve diğer yazanların Unuttuğu bir ayrıntı vardı Aşk yazılmamalıydı Aşk yaşanmalıydı… O iki yamacın İki anlamı Bir tarafı doğum Diğer tarafı ölümdü…All Rights Reserved
1 part