Dışarıdan bakıldığında mutlu gibi görünse de kalbinde ki boşluk hiç dolmayacak olan deli dolu genç bir kız, içindeki fırtınaları hep dışına vuran sönmeyecek yangınlar çıkartan genç bir adam... Birbirine zıt iki karakteri barındıran hayata yenik başlayanların hikayesi... " Sana acı veren hangisi ? kandırıldığın geçmişin mi yoksa benimle olan geleceğin mi ?" "Günahların bedelini ödemenin zamanı geldi! Karanlık gecemin güneşi olmaya hazır mısın ?" " Yanacaksın , bana her yaklaştığında,kendi ellerinle yanacağın ateşime bir odun daha atacaksın. Attığın odun kadar günaha koşarak yaklaşacaksın.benim cehennemimde hapis olacaksın " " Senle olmaksa en büyük günah farzdır cehenneminde hapis olmak " "Kaybettiklerimi , sensiz geçen zamanı geri getirebilecek misin ? uğrunda döktüğüm göz yaşlarımın hesabını verebilecek misin ?" "Ben senin günahınım, günahınla yüzleşmeye mi geldin ?" " Karnında fazla yaramazlık mı ettim de nefret ettin bu kadar ?" "Gerçekler acıtır dedin de bu kadar acıtacağını düşünmemiştim " " orada bir boşluk var uğraşma boşuna, ne yapsam dolmuyor " Mesela tek suçlu Kız kulesi miydi ? Kız kulesini kıskanan denizin hiç mi suçu yoktu ? Onun ihtişamını , dillere destan anlatılan hikayesini içine alıp hapsetmemiş miydi ? Evet ,yaptı .Ancak tüm bunlara karşı gelen rüzgarın ateşi onu korumuştu. Ayazından yarattığı çelik zırhını üzerine geçirip bir anne şevkati ile bebeğini sarıp sıcak kollarında ona da bir yer açmıştı. Bu sıcak yuva gün gelir de Kız Kulesinin sonu olur muydu ? Azabın bekçisi olan Kralın bu kördüğümde rolü neydi ? Yaptıklarına karşılık bulacak gözdesini yutan denizden intikamını sonuna kadar alacaktı ve bunun bedeli günahların ödenmesiyle son bulacaktı ya da sonsuzluğa adım atılacaktı...