Öleceğim gün bugün müydü? Karnıma giren keskin acı ile aklımdan geçen tek soru buydu: bugün ölecek miyim? Neden? Bu şekilde ölmek zorunda mıyım? Hem daha mutlu olamamışken. O kadar çok çabalamıştım ki mutlu olmak için. O kadar çok savaşmıştım ki. Tam başarmışken ölemezdim. Ben bunu haketmedim, böyle ölmeyi haketmedim. Hele ki sevdiğim insanların önünde, sevdiğim Adamın yanında ölmeyi haketmedim. Hem de hiç. Ellimi karnımdan çektiğimde kırmızı sıvıyı gördüm. Bem beyaz olan bir gelinliğin üstünde olan kıp kırmızı bir sıvı. Kan. Benim kanım. Her nefes alışımda karnımdaki acı giderek katlanamaz hale geliyordu. Hatırladığım son şeyler yere düşüşüm ve sevdiğim Adamın tam yanı başımda yerde olması ve gözünden akan bir damla yaş. Nefesim daralıyordu, sonradan idrak ediyordum ÖLÜYORDUM. Herşeyin bir sonu vardır, demek ki benim sonum da böyleydi. Kendime bininci kez soruyordum acaba ben bunu hak etmiş miydim? Kader bana bir işaret mi vermek istiyordu? Bu işin, bu aşkın olmağacağını mı göstermek istiyordu? Bilmiyorum. Yoksa başından beri mi bu iş olmayacaktı?
4 parts