Bozuk saatte bile akreple yelkovan günde iki kez kavuşurken; biz hiç kavuşamamıştık. Saat 00.00, iki rakam yanyana geldi, biz bile yanyana gelemedik. İşte hayatımın en ilginç tespiti bu.Ve bugün senin doğum günün. Aslında söze nasıl başlanır bilmiyorum.Öyle süslü cümlelere de gerek duymayacağım. Nasıl demişken, nasılsın bu arada? Mutlu musun bensiz. Özlüyor musun? Geliyor muyum aklına? Neyse boşverelim bunları..Doğum günümü kutlamışsın. Bir bira alıp geleceğini söyleyip. İnanır mısın bilmem ama kapı çalınır diye bi umut bekledim. Tıpkı beraberken buluşacağımız günleri bekler gibi. Hiç gitmemiş gibisin. Sanki, sanki ne bileyim akşam eve yorgun geldiğimde kapıyı açacak gibisin. Sanki.. Hayalin geliyor bazen gözümün önüne. Rüyada gibi. Mutlu hallerimizi görüyorum.Gülümseyişini görebiliyorum. Hatırlıyor musun ilk ayrılığımızı? 4 gün kabir azabı gibiydi. Hatırlaya hatırlaya bunu mu hatırladın dediğini duyar gibiyim..Peki ya şeyi hatırladın mı? Hani evlendiğimizde bir sobamız olsun demiştin. Bende olsun ulan tabi. Üstünde kestane pişiririz dememle ben kestane sevmem cevabını yapıştırman bir olmuştu. Sanırım sevmediğin şey sadece kestane değildi.. Peki kızımızı hatırladın mı? Tamam tamam. Sakinim merak etme, basmayacağım afilli bir küfür isyan faslına. Ne günler yaşadık. Merak etme hepsini hatırlıyorum. Hasretinle geçen uykusuz geceleri, Yaptığım besteleri, yazdığım sözleri, sağdan soldan borç alıp 2 otobüs ötemdeki sana yüzlerce kilometreler katedip gelmeyi. Gülüşünü. Yaptığım videoyu. Herşeyi işte. Bu sözüde sana yazıyorum. Ve her zaman söylediğim gibi, "Yaşamak, sen gibi birşey. Ölmek ise sen yoksun demektir."Doğum günün kutlu olsun.. Bir kadeh daha içip hayalinle dans edeceğim. Çok bekletme olur mu?All Rights Reserved
1 part