Anahtarı kapıya soktum ve çevirdim, kapının yanındaki ışığa bastım tam odama çıkacaktım ki kolumdan birinin tutup çekmesiyle arkamı döndüm, karşımda onu görünce afallamıştım. Gözümde biriken bir damla yaş ayaklarıma düştüğünde elimin tersiyle gözlerimi sildim. 'Kalbim acıyor doğa 'ağlıyor muydu o? Erkekler ağlamaz sözünü diyen o güçlü adam ağlıyor muydu? kollarımı ona sardım ve kokusunu içime çektim özlemiştim kokusunu,çenesinden tuttum ve bana bakmasını sağladım 'özür dil-' Sözümü kesen şey yumuşak ve bal kokan dudaklarıydı özlemiştim dudaklarını. Onu öpmek vücuduma yayılan bir ilaç gibiydi acı verir,iyleştirir.
❝Yüzünü çok sevdim, ödünç alabilir miyim?❞ dedim birden gözlerimi gözlerine dikip. Nasıl olsa bir daha karşılaşmamız pek mümkün değildi, hem bu fırsatı kaçıramazdım hem de bu cesareti bir daha bulamazdım. Ağzımdan çıkan kelimelerin anlamsızlığıyla gözlerini kırpıştırdı.
❝Anlayamadım?❞
❝Yüzün tam hayalimdeki gibi, bir günlüğüne modelim olur musun?❞
Uyarı: Küfür ve argo kelimeler içermektedir.
Bu kurgu tamamen hayal ürünüdür, gerçeklikle hiçbir bağlantısı yoktur.
Slow burn bir hikayedir.
Üniversite #1 / 16.11.2024