Lise son sınıf öğrencisi bir kızım ben. Geçen gün çok sevdiğim bir hikâyeyi okurken dedim ki: "Lan ben niye yazmıyorum? Üstelik yazacak çok şeyim var arkadaş! Öyleyse yazayım."
Böylece başlamış oldum işte. Bazen hayal gücümün getirileri olsun, bazen yaşadıklarım olsun yazayım dedim. Ve yazdım.
Ada dedim başkahramanıma. Ada Ecrin Deniz. Deli dolu, bazen duygusal, çatlak bir kız olsun dedim. Arkadaşları kendine bir hedef belirlemiş olsa da aklı kıçının altında dolaşan bu kız hala kendisine bir hedef belirleyememiş olsun dedim.
Sonra arkadaşlar yarattım ona.
Sinem Soysal dedim. Bu kız polis olmak istesin, çok çalışsın, çok test çözsün ve Ada'nın sıra arkadaşı olsun.
Ediz Çorbacı dedim. Bu genç ve ergen yakışıklımız da pilot olmak istesin, ama burada bir klişe yaratayım ve babası olacak dalkavuk çocuğun istediği mesleği beğenmesin dedim. Meğer bizim o dalkavuk baba oğlunun kendisi gibi mimar olmasını istiyormuş olsun.
Ve tabi ki de Nida dedim. Nida Güven. Bizim kaçık Ada'mızın hayatının anlamı. Biricik kankisi... Her türlü malllığı birlikte yapsınlar, fazlaca hayal kursunlar, yakışıklı ünlülere âşık olsunlar dedim. Ada Vini için ölsün, Nida da Dylan için gebersin didim. Francisco'u unutmadım canım celallenmeyin hemen. Neyse işte Nida ve Ada olarak Niada 'yı oluşturdum. Umarım beğenirsiniz.
Daha bir sürü kahraman düşündüm. Yazdığım, yazacağım kahramanlar yarattım. Bazen hüzünlü bazen gülmekten çişimizi tutamayacağımız şeyler yazacağım. Belki seveceksiniz, belki sevmeyeceksiniz. Sizden tek istediğim ilk birkaç bölümüme şans vermeniz. Umarım yeni başladığım bu yolda bana destek olursunuz. Sevgiler...
Çok istediği bölümü kazanmak için çok çalışmış ve sınav sonucunun açıklanmasını büyük bir sabırsızlıkla bekleyen genç bir kız.
O çok beklediği sonucun açıklanacağı günün gecesi, sadece eğitim hayatını değil, tüm yaşamını etkileyecek olaydan bihaberdi.
⏳
"Ben seni tanımıyorum," dedim, soğukça.
"Tanıyacaksın," dedi, sakince. Konuşma tarzında beni rahatsız eden bir şey vardı. "Daha çok zamanımız var."