Lise son sınıf öğrencisi bir kızım ben. Geçen gün çok sevdiğim bir hikâyeyi okurken dedim ki: "Lan ben niye yazmıyorum? Üstelik yazacak çok şeyim var arkadaş! Öyleyse yazayım."
Böylece başlamış oldum işte. Bazen hayal gücümün getirileri olsun, bazen yaşadıklarım olsun yazayım dedim. Ve yazdım.
Ada dedim başkahramanıma. Ada Ecrin Deniz. Deli dolu, bazen duygusal, çatlak bir kız olsun dedim. Arkadaşları kendine bir hedef belirlemiş olsa da aklı kıçının altında dolaşan bu kız hala kendisine bir hedef belirleyememiş olsun dedim.
Sonra arkadaşlar yarattım ona.
Sinem Soysal dedim. Bu kız polis olmak istesin, çok çalışsın, çok test çözsün ve Ada'nın sıra arkadaşı olsun.
Ediz Çorbacı dedim. Bu genç ve ergen yakışıklımız da pilot olmak istesin, ama burada bir klişe yaratayım ve babası olacak dalkavuk çocuğun istediği mesleği beğenmesin dedim. Meğer bizim o dalkavuk baba oğlunun kendisi gibi mimar olmasını istiyormuş olsun.
Ve tabi ki de Nida dedim. Nida Güven. Bizim kaçık Ada'mızın hayatının anlamı. Biricik kankisi... Her türlü malllığı birlikte yapsınlar, fazlaca hayal kursunlar, yakışıklı ünlülere âşık olsunlar dedim. Ada Vini için ölsün, Nida da Dylan için gebersin didim. Francisco'u unutmadım canım celallenmeyin hemen. Neyse işte Nida ve Ada olarak Niada 'yı oluşturdum. Umarım beğenirsiniz.
Daha bir sürü kahraman düşündüm. Yazdığım, yazacağım kahramanlar yarattım. Bazen hüzünlü bazen gülmekten çişimizi tutamayacağımız şeyler yazacağım. Belki seveceksiniz, belki sevmeyeceksiniz. Sizden tek istediğim ilk birkaç bölümüme şans vermeniz. Umarım yeni başladığım bu yolda bana destek olursunuz. Sevgiler...
☘️Günçiçek▪️Fırat☘️
Günçiçek sinirle odaya girdiğinde Gülten'i ve annesinin yan yana buldu. Adımları Gülten'i bulduğunda kadının saçını başını yolmamak için kendimi zor tuttu.
"Ne diye geldin yine? Anlamaz mısın? İstemem diyorum! Ne kırkındaki adama varırım ne de kuma olurum. Şimdi kimin adını ağzına aldıysan onunla gidesin. Bir daha kapımıza gelme!"
Günçiçek sinirle bağırırken Selma Hanım hızla yerinden kalkıp Günçiçek'in koluna girdi. Kızı sinirlenirsin karşısındakinin yaşına bakmaz saçını başını yolardı valla!
"Sen git Gülten, ben sana haber edecem."
Gülten hızla yerinden kalktı. Allah var korkuyordu Günçiçek'ten. "Tamam abla," dedi Gülten hızla evden çıkarken.
Gülten'in gidişiyle Günçiçek kolunu annesinden kurtarıp karşısına dikildi. Gözlerinde hayal kırıklığı vardı. "Ne haberi ana! Beni babam yaşımda adamlara mı vereceksiniz?"
Selma Hanım yanlış anlaşıldığını fark ettiğinde hızla konuştu. "Yok kurban olduğum, yapar mıyım heç? Bu sefer gelen ne baban yaşındadır ne de evli. Bu sefer gelen çevre köyden Fırat Beydir."
Günçiçek'in kaşlarını şaşkınlıkla havaya kalktı. Fırat Bey mi? Fırat bey merhameti tanınan bir Beydi. Lakin bir kusuru vardı. Dilsizdi. Hatta bundan dolayı LALO derlerdi Fırat Beye.
Günçiçek'in boğazında sert bir yutkunma geçti. Ne yapacaktı? Kabul edecek miydi? Düşündü. Eğer kabul etmezse laflar asla dinmeyecek, diller kız kardeşlerine kadar uzanacaktı. Daha fazla düşünmedi.
İçten içe pişman olmamak için dua ederken son sözlerini söyledi. "Kabulümdür. Gelsin Fırat Bey."
Yayınlanma tarihi; 04/11/2023
Bitiş tarihi; 04/05/2024
LALO isimli ilk ve tek kurgudur