İnsanlar ikiye ayrılır.
Her işi yolunda gidenler ve hiçbir işi yolunda gitmeyenler.
İkra hiçbir işi yolunda gitmeyenler grubunda yerini alanlardan.
Şanslı olduğu zamanlar da yok değil ama genelde hayal kurup gerçekleşmesini beklerken,
yerine kalkmadan oturanlardan.
Söz konusu hayallerden açılmışken,hayallerinde başrolde ama gerçekte konuk oyuncu.
Hayatta yaşadığını hissettiren kokular vardır ya hani.
Çok acıktığında mutfaktan gelen yemek kokusu,
Önünden geçtiğin bahçeden gelen çiçek kokusu,
Yorgun hissettiğinde fincanından gelen kahve kokusu gibi mesela
Ve en önemlisi bütün neşe kaynağı olan mis gibi yuva kokusu...
İkra'nın hayatta şanslı olduğunu düşündüğü tek konu bu sanırım.
Küçük bir sahil kasabasında minik cadısına aşık babasına hayran annesini çok seven sıradan hatta fazla sıradan
birisi İkra.
Aynı zaman da uykuyu çok seven ama geceleri ve karanlığı hiç sevmeyen birisi.
Zaman zaman sebepsiz yere üzülür, düşer yüzü, zaman zamansa yerinde duramaz,güler gözlerinin içi.
Odasının yarısını kaplayan küçük vosvos arabaları var bir de.
Her biri hayallerinin simgesi sanki.
O rengarenk vosvoslara rengarenk hayallerini koymuş
Gerçekleşip gerçekleşmemesi umrunda değil.
Zaten Önemli olan hayal kurabilmek değil mi?
Çünkü hayal kurabiliyorsan yaşıyorsun demektir.〰
Küçük bir saat dükkanında babasına yardım eden İkra'nın Siparişleri teslim etmek üzere gittiği Mavi Cafe'de hayatı değişir.
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...