Bir başak tanesi yeni güne uyanmıştı güneşin ilk ışıklarıyla. Sevdaya dahildi oda. Selam verdi yanındaki ayçiçeğe. Biliyordu, ruhu okşamak için sevmek gerekti. Biliyordu yeni güne başlamak için sıcak bir tebessüm... Ali eline aldığı sıcak çay bardağından bir yudum alırken karşı masasında duran not defterlerine baktı. Neredeyse uzun zaman olmuştu eline kalem kağıdı almayalı. Dertlendi. Bir iç çekti. Bir yudum daha aldı sıcak çayından. Aklına hep onun gülüşü geliyordu. Tebessüm edişi. Sinirlendiğinde kaşlarını çatışı. Ama bir türlü konuşamıyordu onun karşısında. Zaman donuyordu onun yanında. Nefes alışverişinden tut yanında tek tek kirpiklerini sayardı. Ali seviyordu. Ali de sevebiliyordu. Ama kaybetmekten korktuğu için açılamıyordu çocukluktan gelen sevdasına. Kapı çaldı. Ali'nin annesi açmıştı kapıyı. Çocuk sesiyle bir küçük kız koşarak çıkıyordu merdivenleri 'Ali' diye bağırarak. -Kuzum sen daha hazırlanmadın mı? Hani bugün çalışacaktık? Yoksa iptal mi ettin programı?dedi