"Güzelim!" diye bağırdı tanıdık bir ses arkamdan. Oydu bu, herşeyim, canımın parçası, vanilya kokulum, ruhumu sevgisiyle dolduran insan, Güney gelmişti. Güzelim diyordu. Güzeliydim ben onun. Hızla arkamı döndüğümde 'gitme' diye yalvarırcasına bakıyordu.
"Sana son kez sarılma şansım var mı?" dedi. Gözlerim dolmuştu. Böyle bakmaması gerekiyordu, çünkü bakışları bana 'gözlerini benden ayırma' dercesine bakıyordu. Canım yanıyordu. Onu böyle bırakmak, ruhumu acıtıyordu.
"Seni böyle bırakamam Patron bozuntum," dedim ve ona doğru koşup kucağına atladım. Sımsıkı sarılıyordu, Sanki hiç bırakmayacakmış gibi. gözyaşlarımı serbest bıraktım. Ben hıçkırarak ağlarken kulağıma fısıldadı,
"Gitme," dedi. Onunda canı yanıyordu, "kal benimle, gitme." dedi. Yavaşça geri çekildim ve,
"Gitmek zorundayım," dedim sessizce. Ellerimi tuttu,
"Zorunda değilsin Rüya'm benimle kal, istersen eskisi gibi olalım, sen bana patron bozuntusu de, ben seni sıkıştırıp sinirlendireyim yeter ki gitme" dedi.
"Hoşçakal..