Fıratın bir yakasında yaşayan delikanlı ile öbür yakasında yaşayan kadın varmış.
Birbirlerine aşık olmuşlar.
Delikanlı her gece fıratın sularında yüzerek karşı yakaya geçer sevgilisine ulaşırmış...
Gece sabaha kadar, sohbet ederlermiş.
Şafak sökmesine yakın delikanlı sevgilisinden müsaade isteyip kendini fıratın azgın sularına bırakır karşı yakaya geçermiş.
Bu böyle sürüp gitmiş.
Yine bir gece delikanlı fıratı geçip sevgilisinin yanına gelmiş.
Şafak sökerken müsaade istemek için sevgilisinin yanına yaklaşmış.
Ve bir anda bir şeyin farkına varmış. Ve kadının yüzüne bakarak;
-senin bir gözün kör müydü demiş.
Kadın o zaman delikanlıya bakarak;
-sen sen ol, sakın ola bugün fırata girme demiş.
Delikanlı kadından ayrılmış,fırata girmiş ve yüzme bilmediğinden boğularak ölmüş...
Bizim delikanlı gerçekte yüzme bilmiyormuş,duyduğu aşk yüzünden, onun gücü sayesinde fıratı geçermiş. O aşk bittiğin dede geçememiş.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."