-"Seni merak ediyorum Esila."dedi zorlanarak. -"Seni görmek istiyorum; gözlerin hangi renk mesela?gülerken kırışıyor mu kenarları? gamzelerin var mı mesela?, sevincin sığıyor mu? Saçların uzun mu yoksa kısa mı?Uzun olmasını isterim galiba. Nedenini sorarsan acılarını görebilirim, seni kolaylıkla tanıyabilirim. Kısa saçlıysan saçını kestirmene bir neden vardır mesela. Aniden biri çıkar karşına ve sen ona güvenirsin. Bilemezsin ki seni bırakıp gideceğini. Sen de onun acısını saçlarından çıkarırsın, saçlarına kıyarsın. Ama kıyma Esila. Sen kıyma olur mu? Hep uzun kalsın saçların.Hiç acıtmasınlar seni.Onlar sana kıysa bile sen saçlarına kıyma. Bırak özgürlüğünü ilan etsin. Kimse için yaşama bu hayatta, kendin için yaşa. Gözlerindeki o ışıltıyı görmek istiyorum Esila. Sırf seni görmek için daha yavaş ölüyorum. Belki gözlerim sen ölmeden iyileşir. Bir kere seni görmek istiyorum Esila, son defa bile olsa."
"Soyun!"
"Ne?"
Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster."
Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı.
"Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum.
Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı.
"Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı.
İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum.
Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı.
"Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu.
Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk.
"Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz."
Burada neler olduğunu anlamıyorum.
Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim."
Burada gözlük takan sadece bendim.