Bir restoranda yemek yediğin zaman başlangıcın-ki bu durumda, bir deniz ürünleri çorbası iyi hazırlanmış olmasını beklerim. Tavuğun mükemmel kızarmış olmasını, ev yapımı dondurmanın tatlı ve soğuk,hizmetin de samimi olmasını beklerim. San Francisco restoran sahnesine yeni gelen bu restoran, tüm bu beklentileri yerine getirdi. Ne yazık ki, bu seviyede sadece beklentileri karşılamak yeterli değil. Hazır yemek ürünleri satan yerler bütün bunları yerine getiriyor. Restoranlar yavan yemeklerden daha fazlasını sunmalıdır. Dışarıda yenen özel bir akşam yemeği, sahibinin sunduğu yemek hakkında tutkulu olduğunu gösteren genel bir mutfak deneyimi sağlamalıdır. Delgado da bu tutku etkileyici bir izlenim bırakmadı. Çevremdeki birçok boş bakılırsa, diğer müşterilerin de aynı şekilde hissettiği söylenebilir...
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...