Sobada yanan odunların çatırdama sesine dışarıda esen kuru ayazın sesi karışırken başı önde,yerde sobanın yanında oturuyordu.
Üzgündü,dokunsalar ağlayacak gibiydi ama kendini tutuyordu.
Gün ışıyana kadar oturduğu yerden kalkmadı.Aras düşündü gece boyu.
Bir karar vermesi gerekiyordu ama onun için vermesi zor bir karardı Kalktı,kendi odasına giderken bi an durdu.Kendi odasının kapısını açıp içeri girdi.kapıyı kapattı,sırtını ahşap kapıya yasladı,bir süre dalgınca kaldı.
Neden sonra bir kabustan uyanır gibi kendine geldi,etrafına bakındı Nerede olduğunu anlamak istercesine yer yatağının yanına gitti kendini yatağın üzerine bıraktı,tavana bakar gibi bir kaç dakika öylece durduktan sonra gözleri kapandı...
Aras odasının penceresi önünde durmuş uzaklarda gözüken dağa doğru dalıp gitmişti.içerisi soğuktu,üşüdüğünü farkedip kollarını göğüs hizasında kenetledi ve kapıya yürüdü,ağır,isteksiz hayatın yükünü sırtına almışcasına ağır adımlarla,elini kapı koluna attığında yaşadıkları aklına geldi.
Şehvet ve tutku için aşık olmak mı gerekliydi?Atlas Kuzey bekarlığa veda partisinde hiç sevmediği bir kadına dokunarak aslında şehvet ve tutku için sadece aşkın değil nefretin de yeterli olduğunu öğrenicekti.
Seçil Sezgin'le şehvet , tutku ve nefretin içiçe olduğu bir hayata istemeden de olsa adım atıcak , bağımlısı olucaktı.