Haykırılamayan çığlıkların, dillere dökülemeyen kelimelerin, yanaklardan süzülemeyen biçare gözyaşlarının kadınıydı, Maria. Onun için yeni yıl, yalnızca geçmişindeki izlerin tekrar gün yüzüne çıkmasından ibaretken, o gece her şey, sanki kaderin yeni baştan yazıldığını işaret ediyormuş gibi tam tersine çevrilmişti. Nefes bile almayan bir adama kör kütük bağlanmışken, yanı başında duran sıcacık bir kalbi, Joseph'i bile fark edemiyordu.
Oysa ki Joseph Allen, o yılbaşında yapılan tüm hazırlıkların yalnızca Maria Perez ve kendisi için yapıldığı düşünse, pek de yanlış bir şey yapmış sayılmazdı. Çünkü o iki kusurlu kalp için Aralık ayının son gecesi, yeni yeni yaşanmaya başlayan kendi hayatlarının ilk ve en şahane gecesi olacaktı.
"İnsanlar yaşlandıkça, dünya gençleşiyor, Maria." dedi Joseph, Maria'nın güzelliklerle dolu çehresini incelerken. "Her şeyi bir kenara bırak. Bugün ruhuna bir parça daha keder katan, bedenine birkaç kırışıklık, umutlarına birkaç satır çizgi atan, bizler değiliz... Bırak da ruhumuz değil, bizi birleştiren seneler yaşlansın."
O gece yarısı, o yeni yıl ve o tertemiz dakikalar, birbirlerinin umudu olan ve hayatlarının sonuna kadar acılarıyla savaşmaktan çekinmeyecek iki güçlü ruh için çoktan ilerlemeye başlamıştı.
"Her gerçeğin bir masalı vardır."
***
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...