Beyaz atlı prensimin heybetli atı şaha kalkıp kişnedikten sonra tüm hızla bana doğru ilerledi. Kalbim onun gelmesinin heyecanıyla gümbürderken, atın nallarından çıkan tok sesler ile bekleyişim sürmeye devam etti. Bekledim, bekledim... Sonunda prens bana yaklaştı ama gözü beni görmedi. Hızla yanımdan geçerek bir başka kadının yanına ilerledi ve atından inerek o kadına sarıldı. Ben ise elimde kalan boşlukla havaya sarıldım. Diğer bir deyişle avucumu yaladım. Kadın ata binerek prensi ile mutluluğa ilerlerken, kar bastırdı. Üzerimdeki beyaz elbisenin etek uçları çamura bulanırken çıplak ayaklarıma vuran sert rüzgar buz kesmeme neden oldu. Ayaklarım adım atmamı güçleştirecek şekilde titredi. Onlar hızla kaybolurken kaderime razı olmaya çalıştım. Bu soğuk hava da donacaktım. Kar taneleri bıçak kadar keskin olduğu için derime her temasında kesildiğimi hissettim. Aldığım sık ve kesik nefeslerle daha ne kadar dayanabilirim bilmiyordum. Belki de yere göğe sığdıramadığımız beyaz atlı prens dallamanın tekidir...
1 part