Dışarıya baktığımda gördüğüm beyazlık en acı beyazdı. Hatıraları yüze vuran,gözlerdeki mutluluğu kıskandıran...Etraftaki rengarenk ışıklar bu yıl ilk defa ışıldaması ile beni mutlu etmiyor,yansıma ile beni eskiye döndürüyordu.Parmaklarımın ucuna kadar çektiğim hırkam üşümeme engel değildi. Veya en ince tanesi bile odayı kokusu ile dolduran,üstündeki buharları yüzüme vuran kahvem...İçimdeki kış dışardakinden daha soğuktu. Kalbim üşümekten büzülüyor;içindeki soğuktan acıyordu.
Biran kafamı pencereye çevirdiğimde gözlerinde sonsuzluğu gördüğüm "onu" gördüm. Ve gözümün önüne karın altında dağılmış saçları,soğuktan kızarmış burnu hiç umrunda olmadan,sadece kendi ve o varmış gibi gülen mektepli küçük genç kız geldi. Yağan karın yaptığı siste ona karşı, kimseyi umursamadan
verdiği söz geldi.
-Saçlarımız bu kar kadar beyaz olsada,en acı ayrılık bizi bulsada,herhangi birimiz bu beyazlığın altında kalsada takvimin her son yaprağı bizim.