Hava çok kararmıştı. Minibüs hala gelmemişti . Arabam da tamirdeydi. Sokaktan geçen birine sordum,fakat minibüs belli bir saatten sonra , 3 saatte bir geciyormuş. Yürümeye karar verdim.Belli bir yerden sonra, sokak tenhalaştı, ve daha çok yolum vardı.Bir ara sokağa girdim. Sokağın ,gece lambası da bozukmuş. Yol o kadar boş ki ,rüzgar sesi bile ,çok ürkütücü. Bir çığlık ,evet , şu sokağın sonundaki evden geliyor.Acaba, geri mi dönsem, diye düşünmedim değil. Tam o sırada ,hemen yanımdaki apartmandan" pişşşt"diye bir ses duydum. Dönüp, dönmemekte tereddüt etsem de ,aynı sesi tekrar duymamla hemen döndüm.Apartman yıkık ,dökük, boyasiz bir evdi. Pencerede atletli ,zincir kolyeli bir adam.Güzelim ,bu saatte ne işin var bu sokakta? dedi ve pis pis sırıttı. Altın dışı ,gecenin karanlığında, gözümü kamaştirmişti. Yere eğdim başımı, tekrar kafamı kaldırmamla, adam yok oldu.Hızlı adımlarla yürüdüm. O da ne!? Yine aynı çığlık...