" Bahse girelim.Yılbaşı Gecesi ,beni iştahla öpmek isteyeceksin.Üstelik kendi arzunla."
Asi rengindeki kömür gözlerini dikiyor Azra,karşısında kendinden emin bir şekilde duran,Dağhan' ın mavi gözlerine.Ne hakla bu kadar gerçekçi olabilir, bu adam.Ne hakla bu cümleleri sarfeder kendisine. Şaşkın halini gizleyen Azra,kiraz dudaklarıyla cevap veriyor Dağhan'a, kolay lokma olmadığını ispatlamak ister gibi.
"Kendin bile olmayacağını varsaydığın bir yargı üzerine ' bahse geçme ' derim.Bu doğruluğundan çok ne kadar aptal olduğunu gösterir.
Aradaki mesafeyi daraltarak biraz daha yaklaşıyor Dağhan, Azra'ya. Gözlerini dikiyor kızın karanlık gözlerine.Bedenleri birbirine sürtecek neredeyse,bu kadar yakın olmalarından hiç hoşnut değil,Azra.Erkeğin bıraktığı sıcaklık, tüm bedenini sarıyor sanki.Nefesini yalayan bu erkeksi kokudan ise etkilenmemek elde değil. Dudakları alaylı bir şekilde kıvrılarak, Azra' nın kulağına fısıldıyor Dağhan .
" O zaman bahse geç benimle.Kaybeden öpücüğü verir."
Buraya bak cılız okur. Senin geçirdiğin tüm o uykusuz geceler gibi yüzyıllar geçiren Carryhall Lisesi öğrencilerine bak. Bak ve elindeki loş telefon ışığıyla korunmaya çalıştığın gecelerin bu muhteşem yaratığını gör. Bana bak. Ben insan hayatlarını yazdım ve mürekkep olarak kan kullandım. Bana bak ve geceleri güvende olduğuna dair tüm ümitlerini kes!
"Zehir vücudumda yayılırken, okulun ilk günü Leia'nın bana '' Senin başlayacağın okulda hayaletler gezip öğrencileri öldürüyormuş. Ya sana bir şey olursa?'' dediği an aklıma geldi. Artık hayaletlere inanıyordum..."