Harika, birbirinden sıkı dört dost, sakin bir okul hayatı ve her şeyiyle mükemmel yakışıklı bir rock çocuğu? Okulda attığın her adımda tanınmak, herkesin arkadaşın olması ve peşinden koşan onlarca erkek? Bazen, hayat mükemmelleşir.
Eylül'ün, en az gülümsemesi kadar ışıltılı bir hayatı vardı. Tanınmak, kendi çapında ünlü olmak. Ve o güzeldi de. Yürüdüğü zaman, uzun altın sarısı saçlarıyla ve masmavi gözleriyle dikkat çekerdi. Sonra, hayatına saçlarını omuzlarında kestirmesinin sebebi olacak biri girdi.
Anıl. O da ilk başta herkes gibiydi ama taht kurdu Eylül'ün kalbine. Adam, sarı saçları ve kahve gözleriyle büyüleyici olduğu kadar yalancıydı da. Oyunbazdı. İddiaya girdi, sonradan pişman olsa da Eylül'ü iddia malzemesi yaptı.
Eylül de küçük bir oyun oynamaya karar verdi, buz pistinde olanlara kadar. Saçlarını kestirdi, çok ağladı. Anıl, kendini affettireceğini düşünürken, Eylül her zamanki duvarlarını daha kalın ördü.
Eylem ise, sarışının tam aksine sakin bir okul hayatı içinde, göze batmadan yaşayan bir esmerdi. Güzeldi ama, dikkat çekmezdi. Toplasan, dört arkadaşı vardı, bir de sınıftan tanıdıkları. Sonra bir anda tesadüfle hayatına dalan Teoman, dengeleri altüst etti.
Bu adam da, yalancının önde gideniydi.
Aynı zamanda tehlikeliydi, Eylem'i kendi hayatına çekti. Özgüvensiz sessiz kıza, bağırmayı öğretti. Onu öptü, ona şarkı yazdı, yıldızların arasına yerleştirdi. Bir gün, yıldızlar kaymaya başlayacaktı ve o gün, geçmiş geldi önlerine. Teoman'ın geçmişi.
Eylem'in öğrendiklerinden sonra, doğruyu yapmak ve polise gitmek Teoman'dan vazgeçmek demekti. Doğruyu yapmak bu kadar zorken, bir şekilde yolları kesişen Eylül ve Eylem birbirlerine destek oldular.
Sarışın ve Esmerin başlangıç hikayesi. Hayatlarının etrafına çizdikleri çizgiden dışarı taşıp, birbirlerine karıştılar.