Tuhaflık mı? Tuhaflık güzel bir kavramdı. Tuhaf insanlar, tuhaf kişilikler, belki de tuhaf duygular...
Lütfen bu kitaba başlamadan önce, aklınızdaki tüm tuhaflıkları çıkartın. Çünkü bu kitapta tuhaflık, cidden tuhaf bir hal alacak.
Typret'ler mi dersin? Element yöneticileri mi dersin? Yoksa sessiz kalıp, sadece bir element büküşlerini mi izlersin?
Normallik dışı hayatlar, azıcık aksiyonla kaynaşıp, bizim imkansızlığımızla karışıp, benim güzelliğimle atışıp (Ego, yükleniyor...), bir de birazcık aşk ile birleşince, ve Typret'ler bizi yakalamaya da gelince, normal olarak hayatım kitaba dönmüştü yani.
Tabi bu, ne kadar normal olursa...
****
Güç, ellerimin arasından kayarken, bunu nasıl yaptığımı anlamaya çalışıyordum. Daha önce, böyle bir şeyi hiç hissetmemiştim. Canım fena halde yanıyor, ve beynim uyuşuyordu. Zar zor düşünüyor ve kendimi toparlamaya çalışıyordum. Fakat, kendimi toparlamak, şu an olabilecek en imkansız şeylerden biriydi. Güçlerim çoktan bağımsızlığını ilan etmiş, açığa çıkmak için beni yok etmeye çalışıyorlardı bile. Etrafakiler umurumda bile değildi. Tek derdim, bu acının bir an önce sona ermesiydi.
"Mira, kendine gel!"
Ve duyduğum son söz de, bu olmuştu.
"Çok yakınımdasın kedicik. Dikkat et, ısırabilirim."
"O halde sana yeni bir bilgi daha çıngıraklı." Öfkesi birden çekilmişti. "Bir Aslanın dişleri de çok keskindir. Dikkat et. Ben sadece ısırmam, parçalarım."
"Vay be!" dedim hiç oralı olmadan. "Nasıl korktum fark ettin mi? Titriyorum yine."
Sessiz kaldı ama hala belimde duran eli sıkılaştı. Birden tüylerimi diken diken edecek bir şey yaptı. Dişleri boynuma sürttü. İnce derisini çekip örseledi. "Ödeşelim ister misin..." dedi, nefesi boynumu yalayıp geçti ve Lian ekledi. "...çıngıraklı?"
---
Assra Marian Sallister... Bir Ak Yılan prensesiydi ama ummadığı bir ihanetle kendini bir Aslan prensin pençeleri altında buldu. Şimdi ya o Aslanı öldürecekti ya da...
Hayır, başka bir seçenek yoktu.
Onu öldürecekti!
*Ejder Ateşi Serisi
1. Kitap: Yılan Yuvası (Tamamlandı)
2. Kitap: ...
3. Kitap: ...
4. Kitap: ...