Silahımı elime alıp içeri daldım. Babam beni görünce ilk başta şaşırmış gibiydi;ama bu şaşkınlığı kısa sürdü ve yerde kanlar içinde kalan Bengü'yü kollarının arasına alıp silahı kafasına doğrulttu. Sanırım onu öldüresiye dövmüştü ve şu an baygındı. Bu işimdeki acı sızıyı daha da arttırırken elimdeki silahı hiçbir şey demeden babama doğrulttum. Sinirden konuşamıyor,ağzıma gelen onca laf eriyordu.
"Bunun için mi ölüyorsun sen?! Şu işe yaramaz kız için." diye Bengü'yü kastederek konuştu. Babam... O çok sevdiğim adam şu an annemi,ablamı,öğretmenimi,dostumu,sevgilimi... Benden çalıyordu! Zaten bana babalık yapmayarak hayatımı karartmıştı, şimdi ise beni benden daha çok seven ve değer veren hayatımı mı çalacaktı?
Hayata dair hatırladığım ilk andaydım.
Yine aynı evin bahçesinde eli yüzü toprak içinde kalmış ben ve karşımda onun ne kadar zaman geçerse geçsin çözemeyeceğim bakışları.
"Dönmüşsün."
İki yıl sonra karşımda onu böyle görmek her şey tamamlandı hissi vermişti.
Ya da her şey asıl şimdi yarımdı ve yeni başlıyordu.
"Döndüm."