Karşımda bana nefretten başka bir duyguyla bakmazken sulu gözlerimi tutmaya çalışıp ona bakmaya devam ettim. "Bunu neden yaptın?" Fısıltıdan ve kırgınlıktan ibaret olan sesim kendime acımama sebep olurken dünyanın en iğrenç şeyiymişim gibi baktı. Cevap vermeyip kucağımdaki 4 aylık bebeğimize son kez baktı ve arkasını döndü. İçimden gitme diye haykırsamda dönüşü olmayan yola çoktan girmiştik bile. Biz bitmiştik. Vücudu gitmek istemezcesine yavaş adımlarla adliyenin kapısına ilerlerken daha fazla tutamadığım yaşlar tek tek düşmeye başladı. Aria kucağımda aniden hıçkırarak ağlamaya başladığında burnumu boynuna gömüp sakinleştirmeye çalıştım. Kendime halim olmazken bebeğim için ayakta kalmam gerekiyordu. Güçsüz değildim. Beni bırakmış, bizi terk etmiş olabilirdi. Ancak Aria'nın hâlâ bir annesi vardı. Kapıdan çıkıp gözden kaybolurken bende ilerlemeye başladım. Sanırım artık gerçekten yolun sonuna gelmiştik. Bugün, bu saatten itibaren 'Isabella Malik' yoktu. © Tüm hakları saklıdır.