ve ben,yine bir akşam üstü, sadece bilgisayar ışığının aydınlattığı odamda, ağladığım duyulmasın diye rastgele açılmış bir şarkı eşliğinde, çirkinliğimi biraz da olsa kapatsın diye yaptığım makyajı akıta akıta ağlıyordum.Gözyaşlarım çığlıklarımı, hıçkırıklarım ise umutsuzluğumu yansıtırken, ne yapıp edip bir an önce bu hayattan kurtulmam gerektiğini biliyordum.
Başına gelen dramatik ama bir o kadar da dalga geçilme potansiyeli yüksek olan olaydan sonra,"sefil" diye adlandırdığı hayatından kurtulmak için 2 yıl boyunca canla başla çalışan Zelal,nihayet Amerika'da dilediği müzik okuluna kabul edildikten sonra adını Zella olarak değiştirip internetten tanıştığı en yakın arkadaşıyla beraber okulun başlamasına 3 hafta kala ailesinden habersiz,aniden yola çıkar.Hayallerindeki hayata kavuşmalarına sadece saatler kala başlarına gelen aksilikler yüzünden neredeyse bütün hayatı tepetaklak olmanın eşiğindeyken, sadece müziğine odaklanacak ve keşfedilmek için elinden geleni yapacak!
Elinde gitarı,kafasında asla çıkarmadığı şapkası ve kıyafetleriyle uyumlu mavi saçlarıyla kendini Los Angeles sokaklarında bulan Zella'nın maceralarının anlatıldığı bu kitabın ilk bölümlerinde ona acıyacak,çok duygusalsanız hüngür hüngür ağlayacaksınız.Ama kurtuluş bölümünden sonra belki de onun yerinde olmak isteyeceksiniz!
Zella'dan not:Bence benim "sefil" hayatımı yaşamak istemezsiniz.Hani,söyleyeyim dedim.Şişkoyum ya ben,hala istiyor musunuz?
Monoton serisi,1. kitaptır.
Gerçekleşmesi hunharca umulan olaylardan esinlenilmiştir.
Tüm hakları Zella'nın kovalayıp durduğu gökkuşağının en üst kısmından sola dönünce göreceğiniz ilk kapının arkasında saklıdır.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."