Bir evin bir kızı değilim ama bir evin üç kızının en küçükleriyim. Bu sebeple küçük numara olmanın avantajını sonuna kadar kullanmaktan geri durmadım. Hep masallarla uyutulacağımı, sivri topuklu ayakkabılarım ve bir hukuk bürosunda pembe renkli tatlı dosyalarımla bir hayat süreceğimi düşündüm. Atlı arabam balkabağına da dönüşecekti, dönüşmüştü de. Fakat damarlarımda akan asil kanın ışıl ışıl bir soya dayandığına dair olan inancım beni yıldırmayacaktı. Güzel arkadaşlarım, size üzerimdeki prenses elbisesine nasıl çamur bulaştırmadan yürümeye çalıştığımı, birçok kere tökezlediğimi, binbir özenle yaptığım saçlarımın nasıl dağıldığını bile anlatacağım. Bir şairle adaş olan, kendisi başlı başına mısraları andıran adamdan da söz edeceğim. Nasıl zehirli ama en parlak ve en görkemli okla vurulduğumdan... Nasıl ağlanacak hâlime güldüğümden, Kraliyet kurallarını içimden tekrar ettiğimden, giyim kuşam zevkinden, adab-ı muaşeretten ve kas-yağ oranından... Sahi, ayakkabımın tekini düşürerek masal kahramanına dönüşmüş sayılır mıyım?
Bolca +18 sahne ve biraz şiddet olacak arkadaşlar ona göre okursanız sevinirim
"Bana attığın o tokat'ın karşılığı olmayacak mı sandın hemde tüm sınıfın olduğu bir partide...?
Alin'in gözyaşları yüzünden şelale gibi akıyor bir tanesi inmeden diğer gözyaşı onu yetişiyordu
"Boşuna ağlama ben senin annenin ameliyat masraflarını ve 1 senelik yurt dışı masraflarını karşılayacağım babanla birlikte orda rahat olacaklar sende bunun karşılığında 1 sene ben ne dersem onu yapacaksın altıma gir desem girecek her isteğimi yerine getireceksin ve emin ol yatakta hiç nazik değilimdir" pis pis sırıtır
Alin karşısında ki adama nefretle bakar bu bir sene nasıl geçecekti...