''Ben korkarken bir yağmur damlasından sen okyanus olmuşsun'' 🌙 Arkasını döndü ve tenine değip geçen bir serinlikle tekrar uzun bir nefes çekti içine. "Neden peşimi bırakmıyorsun?" Aynı serinliği kulağında da hissetti. Kafasını hızla çevirdi, karanlık, sadece karanlık ve camdan içeri sızan ay ışığı. "Eğer yaparsam, beni rahat bırakacak mısın?" Kulağının içinde rahatsız edici bir kahkaha dolandı. "Eğer yaparsan, herkes seni rahat bırakacak. İnan bana Buğu, inan bana." Bakıcıdan çaldığı anahtarı yastığının altından aldı. Saate baktı, vakit gelmişti. Kilitlenmiş kapısına sessiz adımlarla ilerledi ve ulaştığında anahtarla kapıyı açtı. Hastanenin içindeki güvenlik görevlilerine yakalanmadan bahçeye çıkmış, ardından hastanenin duvarlarını aşarak uzun bir aradan sonra dışarı adım atabilmişti. Koşarak gitmesi gereken yere doğru yöneldi. Birkaç adım attı, birazdan özgür olacaktı Buğu, daha önce yapması gereken şeyi henüz yapacak olmanın pişmanlığı vardı içinde. Yapmak istiyordu fakat korkuyordu da. Bedenini saran adrenalin ve tedirginlik onu olduğu yerde dondurmuştu. "Hayallerine sadece bir adım kaldı." Sese aldırmadı, anı hissetmek için bekledi. Hazır olduğu anı hissetmek için. Gözlerini sıkıca kapattı, Dolunay'ı düşündü. Tek gerçek dostu Dolunay'ı. Neden burada değildi? Neden onun en mutlu anında onu desteklemiyordu? Acaba üzülecek miydi? Buğu'nun gülen yüzü aniden yerini mutsuzluğa bıraktı. Ailesini anımsadı. Verdikleri onca emeğin boşa gittiğini görünce nasıl tepki vereceklerdi? "Yap şunu aptal!" Buğu gözlerini daha da sıktı, aklına gelen kişiyi düşününce dişleriyle yanaklarını ısırdı. Gözlerinden süzülen yaşlar, onun içindi. Ardından kafasını salladı, bitirmeliydi. Daha fazla acı çekmek istemiyordu, daha fazla hatırlamak istemiyordu. Kollarını yavaşça kaldırdı.