Bu kitapta ruhunuza dokunacak, vicdanınızın sesini daha yüksek duymanıza vesile olacak, yaşamınıza renk katacak,sizde özgür bir düşünce oluşturacak gerçek saadetin nerde gizli olduğunu ve ona giden yolların hangi patikalardan geçtiğini, böylesi dikenli bir yolda ilerlerken hangi zorluklara maruz kaldığını yüreğinizin içine hitap edecek bir gencin hikayesi anlatılmaktadır. Kah yaşanmış kah romanın gerektirdiği üslupla hazırlanan bu kitap okuyucularına eşsiz bir zevki tattıracaktır. Muvaffakiyet Allah tan.
1: günaydın millet. Nabersiniz.
Ooo kanka iyidir sen.
Sormayın ya aynı sıkıcı bıkkın bir hayat. Her sabah aynı terane okul ev ödev eğlence gırgır falan filan.
Sohbetin geçtiği günün ilk saatlerinde hayatları belli sistem üzerine kodlanmış, sorgulamaya değer görülmeyen adeta DNA sarmalını andıran tekdüze yaşayan genlerin hergün yaptığı konuşmalardan sadece biriydi. Sıkılıyorlardı hayattan,hergün aynı şeylerin olması ya da arada yapılan değişiklikler ve tatmin etmiyordu.
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."