Selim, genç kadının ellerinin arasındaki telefona ardından da ufak bir baş selamının ardından arkasını dönüp giden kadına baktı. Tam o anda kendinin de beklemediği bir şey yaptı ve genç kadını hızla kendine çekti ve sıcak dudaklarını genç kadınınkilerle birleştirdi. Kalbi dörtnala atıyordu ve Selim bundan acı bir haz duyuyordu. Kalbi kırıla kırıla kolları arasındaki genç kadının dudaklarını esaret altına alıyordu. Ve nihayet kendini geri çektiğinde genç kadının kırgınlıkla bakan gözleriyle karşılaştı. Selim ne yapacağını bilemedi bir an için. Aslında az önce ne yaptığının da farkında değildi. Fakat karşısındaki kadının gözlerine baktığı an dünyanın en berbat adamıymış gibi hissetmekten alamadı kendini. Niye yapmıştı ki bunu? Sevmediği hatta doğru düzgün tanımadığı bir kadını niye öpmüştü? Üstelik henüz kalbindeki acıyı bir nebze olsun hafifletememişken... Bencilce, ilkel bir içgüdüye esir olmuştu resmen. Zaman durmuş gibiydi; ne Eylül kıpırdayabiliyordu ne de kendisi. Belki bir adım atsa... Genç kadının sağ gözünden yanaklarına süzülen bir damla yaş buna engel olmuştu ne yazık ki. O yaşı görmeden evvel kaçıp gitmeliydi buradan oysa. Ama artık yapacak en iyi şey affedilmeyi dilemekti belki de. " Ben... Ö - Özür..." "Lütfen tek kelime dahi etme!" Buna da hakkı yoktu değil mi? "Eylül..." Genç kadın işaret parmağını dudağına götürüp sus işareti yaptıktan sonra arkasına döndü ve açık olan apartman kapısından girdi, kapıyı arkasından sıkı sıkıya kapadı. Eli istemsizce dudaklarına gitti. Kendini Harun'a ihanet etmiş gibi hissetti o an. Selim'e ait olduğunu düşündüğü araba büyük bir gürültüyle hareket ettikten sonra Eylül rahat bir nefes alabildi. Gözlerindeki yaşları elleriyle sildikten sonra aşinası olmadığı apartmandan çıktı ve evine doğru yola
22 parts