Bu kitapta ismi geçen bütün karakterler hayal ürünüdür.
...Biri hariç.
###############
Bir kız düşünün. İçinde bir çok kişinin karakterini taşıyan. İçinde öldürdüğü kişilerin karakterini taşıyan. Siz hiç kendi çocukluğunuzu öldürdünüz mü? O öldürmüştü. Kalbi mezarlığa dönüşen bu kız, bir çok acı yaşamıştı. İhanetlere uğramıştı. Üstelik bir kez de değil, bir çok kez. Bu acıları kaldırabilmek için de büyüyüp, olgunlaşması gerekiyordu. Ne yapabilirdi ki başka? Küçücük bir kız çocuğunu öldürüp kalbine gömmüştü, en derinlere.
Ya bir gün, birisi karşısına çıkıp o küçük kız çocuğunu mezarından çıkarırsa? Hem de hiç farkında olmadan...
Bu hikayedeki herkesin bir kusuru vardı ve herkes kusurunu örtmek için siyahı kullanmıştı. Bu yüzden masum bir hikaye değildi. Beyazların saflığı yerine, siyahların gücü, renklerin canlılığı yerine, siyahın kusurlarının hikayesiydi. Bu, gece ile siyahın hikayesiydi.
**************
"Ağlama küçük kız, o kadar da kötü değil." Nasıl ağlamazdım ki? Berbat durumdaydım.
"Nasıl kötü değil? Bu hayatı yaşamayı ben istemedim, bir türlü alışamıyorum." Acı bir gülümseme yolladı bana.
"Bunlar geçer, alışırsın. Yapma böyle küçük." Akan gözyaşlarım yanaklarımı ıslatıyordu.
"Küçükken ağlayınca geçer sanıyordum. Acılar, gözyaşlarımla beraber dökülür sanıyordum. Ama geçmiyormuş." Bana doğru dönerek omuzlarımdan tuttu.
"Nasıl geçer biliyor musun? İşte böyle." Dedikten sonra omuzlarımdan çekerek sıkıca sarıldı. Ben şaşkınlıkla dururken konuştum.
"Ağlayınca geçmiyor, konuşunca geçmiyor, uyurken geçmiyor. Sarılınca neden geçin ki?" Dedim. Ve sonra o an alabileceğim en güzel cevabı verdi.
"Sarılıca sağında da bir kalp oluyor. Acını onunla paylaşıyorsun, hafifliyo