Bu Hikaye Hayal Ürünü olarak yazılmıştır. Gerçek yaşanmamıştır... Her zaman ki gibi kırmızı ayakkabılarımı giymiştim. Çok seviyordum onları. Küçüklüğümde öyle ayakkabılar yoktu. Eskiden babam çalışmıyordu. Sonra sonra iş buldu. Annemde ekmek yapıp fırınlara satıyordu. Neyse, ben okul yoluna koyuldum. Kırmızı ayakkabılarıma bakarken taşa çarpıp yere düştüm. Birde ne göreyim, yerde ayakkabısız, yırtık çoraplı bir kız çocuğu masum masum bana bakıyordu. Bir an kendimi kaybettim. Geçmişe geri döndüm. Çocukluk yıllarım geldi aklıma. Rahmetlik Sevinç Teyzemin anneme borç para vermişti, ve bana komşulardan bulduğu ayakkabı getirmişti. O an kendimi çöp kutusundaki kedilere benzetmiştim. Aynen şu anda da o çocuğun ne hissettiğini anlıyordum. Yanaklarımdan tane tane gözyaşlarım dökülüyordu. Montumun kenarıyla sildim gözyaşlarımı... Çocuğa neden burada olduğunu sordum. Bana beni al dedi. Onu aldım şehirdeki arkadaşıma götürdüm. İyice yıkadım. Daha sonra çalıştığım yere gidip, maaşımı aldım. O kızın ismini anneannemin ismi olan Zeynep i verdim. Beraber bir mağazaya gittik. Mağazada bir sürü, çeşit çeşit elbiseler vardı. Ben Zeynep ' e bir elbise, bir çift ayakkabı aldım. Ama o yere bakıyordu. Ne olduğunu sordum. Benim kırmızı ayakkabılarımı çok beğenmiş. Ciddi bir halle onu bir ayakkabı tamircisine götürdüm. Oradaki ahbaba selam verdim. Ayakkabımın bir tekini çıkartarak bunun aynısın 28 numaralısını yapmasını istedim. Oda anne kız ne kadarda güzelsiniz dedi. Ben hayır mabaadında kafamı salladım. Çok benzediğimizi söyledi. Gözlerimiz, dudaklarımız, yüzümüzün aynı olduğunu söyledi. Şaşırdım çok şaşırdım. Ahbaba kızarak hemen ayakkabıyı yapmasını söyledim. Bir iki hafta sonra ayakkabıyı almaya geldim. Bu arada da Zeynep ile birlikte arkadaşımda kalıyorduk. Annem ve babama ders çalışAll Rights Reserved