Ne garip bir duyguydu bu. İlk defa yaşıyordum sanki. Neden bi insan seni bu denli heyecanlandırır ki ? Neden için içine sığmaz , taşarsın kendinden ? Neden düğümlenir kelimeler boğazında?
Bu soruların cevabını bir tek sen verebilirken neden yoksun yanımda ? Varlığına şükrettiğim insanın , yokluğuyla sınanıyorum.
10 yaşında masum bir aşktı bizimki. Çocukca masum ...
Ne güzeldi göz bebeklerin. Kocaman olurdu ya hani. Her baktığımda huzur dolardı içime. Cuma günü okuldan çıkış zili çalar gibi mutluluk veriyordu. Seni bu kadar severken niçin gidiyorsun ? Niçin yarım bırakıyorsun içimdeki seni ? Yarım kalmiş onca cümle , yarım kalan hayaller. Diğer yarım demiştim ya , o yar ımı aldın benden. Sevdasında bencil yarim , ne güzel darmadağın ediyorsun beni . Ben senin doğrundum sevgili. Yanlışlarınla , yaşanmamışlıklarla , yarım kalışlarla gidiyorsun. Gidiyorsun ulan varmı ötesi.
10 yaşımdın sevgili...
❝Yüzünü çok sevdim, ödünç alabilir miyim?❞ dedim birden gözlerimi gözlerine dikip. Nasıl olsa bir daha karşılaşmamız pek mümkün değildi, hem bu fırsatı kaçıramazdım hem de bu cesareti bir daha bulamazdım. Ağzımdan çıkan kelimelerin anlamsızlığıyla gözlerini kırpıştırdı.
❝Anlayamadım?❞
❝Yüzün tam hayalimdeki gibi, bir günlüğüne modelim olur musun?❞
Uyarı: K üfür ve argo kelimeler içermektedir.
Bu kurgu tamamen hayal ürünüdür, gerçeklikle hiçbir bağlantısı yoktur.
Slow burn bir hikayedir.
Üniversite #1 / 16.11.2024