"Ben Rüyaydım. Bitti. Bu bir masaldı. Sonu karanlığımda kayboldu." Küçükken demiştir anneniz yada babanız en azından bir kerede olsa. Elinizde zararlı bir şey varsa arkasına saklayıp "Yok. Tavşanlar götürdü." diye sizi kandırmıştır. Buda öyle bi masaldı işte. 'Küçük çocuk sordu annesine"Anne Tavşanım nerde? Bulamıyorum. Saklanmıştı benden. Oyunda bitti. Yok. Nerde benim Tavşanım?" Annesi oğluna buruk bir gülümseme ile baktı. "Tavşanlar Götürdü oğlum. Tavşanlar." Küçük çocuk başını eğdi ve aklına gelen soruyla kafasını kaldırdı. O sırada gözünden bir damla yaş düşmüştü yere, hayal kırıklıklıklarıyla birlikte. Ve küçük ellerini kalbinin üzerine koydu. "Peki anne, kalbimi de mi Tavşanlar Götürdü? Neden aldılar Tavşanımı benden? Bu kadar mı kötü bu Tavşanlar? Benim Tavşanımı, benim kalbimi neden aldılar benden anne?!" demiş ve ağlayarak annesine sarılmıştı küçük kalbi sızlaya sızlaya.' Aşk acıydı. Siyahtı. Bitecek olduğu düşünülen bir masaldı. Kanla yazıldı her harfi. Yaşamla ölüm arasında kaldılar, Gri ve Karanlığın en güzel renkleri. Onlar kızın karanlığın da boğuldular. Ama aşkın gücü kaderi bile değiştirdi. Kız Karanlıktı. Kendisini bile boğan bir Karanlık. Kimlerin hayatta kalacağı belirsizdi. Sebebi onun içindeydi. Ta derinlerindeydi. Kalbindeydi Karanlığın acı zehri. Oğlan ise Griydi. Umutların belkisi olan bir Gri. En çokta o yakardı insanın kalbini. Sessizlikle konuşur kendi harflerinde boğulurdu. Iki yarım ruh. Iki yarım kalp. Iki ayrı hayat. Ve bir masal. Iki kalpten akan kan bir aşkı bir sevgiyi bir masalı dökebilirmiydi umutların içine? İmkansızdı belki. Ama umutlar daha yeniydi. Taze bir kalp misali. Tüm hakları Azra'nın kalp kutusunda saklıdır.
3 parts