Kapıyı açıp karşımda onu görmem bile alev almama yetmişti. Neden gelmişti şimdi bu adam? "Yine dalga geçip eğlenmeye geldi tabi yoksa neden gelsin ki senden etkilendiği için falan mı?" diye beni kendime getirdi bilinçaltım. Kafamı sallayarak ona hak verdim. Karşımda çarpık gülüşüyle kapıya yaslanmışken sordu "Kafanı niye sallıyosun sen öyle?" Böyle şeyler yapmazdım ben normalde. Hiç kontrolümü kaybetmez kendime hakim olurdum. Ama bu adamı görünce aklım kanatlanıp uçuyor kalbim ise onun o güzel yüzüne kitlenmeyi tercih ediyordu. Zar zor kendimi toparlayıp cevapladım "Neden geldiğini söylemeni bekliyorum." Sert çıkan sesimi duyar duymaz yüzündeki gülümseme soldu. Ağır adımlarla üzerime gelmeye başladı. O her adım attığında ben geri gidiyordum. En sonunda sırtım duvarla buluştu ve o sert vücudunu benimkine bastırma şansı yakaladı. Fazla yakındık ve bundan biraz kurtulmak için kafamı yana çevirdim. Bu duruma engel olabildim mi peki?? Kocaman bir HAYIR. Çenemi tutup yüzümü yüzüne çevirdi. Sert bakışları birden yumuşadı ve gözlerinde muzip parıltılar gördüm. Gülümsemesi de hemen bu parıltıları takip edip yüzüne yayılırken kendime okkalı bir küfür savurdum. Tanrıımm yine lanet olasıca bir oyun peşindeydi ve ben buna izin vermiştim. Bu düşüncemin yanlış olduğunu anlamam için şu cümleleri sıralaması yeterli oldu. "Her şeyi biliyorum. Artık benden kaçamazsın güzelim. Şah mat."All Rights Reserved